24. Adalet ve Demokrasi Haftası Paneli
Merhaba değerli hanımefendiler ,beyefendiler
Burada bulunanların ortak kaygısının yaşanan hukuksuz ve adaletsiz uygulamalar olduğunu zannediyorum.
1985 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinde hukuk okumaya başladım.Hukuk Fakültesini tercih sebebim 1980 darbesinin aileme,mahalle abilerime,yakın çevremdekilere yaşattığı hukuk dışı uygulamalardı.En basitinden yakılan kitaplar,en ağırından sorgusuz sualsiz cezaevlerine atılan,yaşı büyütülerek idam edilen,cezaevlerinde insan dışkısı yedirilen,ziyaretine gelen annesiyle anadili ile konuşturulmayan,sonrasında da pardon denilip takipsizlik kararı verilen ama cezaevlerinde yaşadıkları ,kaybettikleri günlerin telafisi yapılamayanlardı.
Bizlere hukuk fakültelerinde öğretilenlerle şu ana kadar yaşanılanlara dair soruların hukuk içinde anlatılması mümkün değil değerli dostlar.
Hukuksuz yasalarla toplum dizaynı yapılmaya çalışıldı,çalışılıyor.Yargı güçlünün elinde sopa olmuş beğenilmeyenler dövülüyorda dövülüyor.
Karanlık güçlerin katlettiği araştırmacı gazeteci usta kalem Uğur Mumcu 1975 yılında Suçlular ve Güçlüler kitabında şöyle diyordu "Hukuk tarihin her döneminde egemen güçlerin aracı olmuştur.Siyasal iktidarlar ,emekçi halk yığınlarının istek ve özlemlerini bastırabilmek için ,mahkemeleri ve köle ruhlu yargıçları birer işkence aleti gibi kullanmışlardır.Siyasal tarih bu tür mahkemelerin öyküleri ile doludur.Bugün tarihten bir yaprak çevirerek ,Hitler'in hukukunu ve yargıçlarını tanıyacağız.
Hitler,iktidara geldikten bir süre sonra parlemento binası önünde yaptığı konuşmada "Ben Almanya'nın en büyük yargıcıyım..."diyerek hukukun bir önemi olmadığını ilan ediyordu.Bu konuşmaya hiçbir hukukçudan tepki gelmedi.Sindi bütün hukukçular.
Hitlerin başhukuk danışmanı Adalet Bakanlığı müşaviri Dr.Frank nasyonel-sosyalist hukuk anlayışını şöyle özetler ;Nasyonel sosyalizm karşısında hukuk bağımsızlığı yoktur.Vereceğiniz her kararda önce kendinize şunu sorunuz."Benim yerimde Führer olsaydı nasıl karar verirdi?
Hitler açıkca ilan ediyor.
Hukuk yoktur.Devlet vardır .Devleti de ben temsil ederim ancak.Sadece ben.
Yargıcıyla ,avukatıyla tüm hukukçular esir alınmıştı Hitler rejiminde.Hukuk profesörleri birer papağan,yargıçlar ise oyuncaktı Hitlerin elinde.
Bugün Hitlere uşaklık etmiş yargıçlara "Hukukçu"demek mümkünmüdür artık.Bunlar ,siyasal cinayetlerin kiralık katillerdir.Bir yüksek kürsüye cübbeyle çıkmak ,cellatlığa meşruiyet kazandırmaz hiçbir zaman...." diye devam eder.
Hukuksuzluk batağına iyice saplanmak yada bataklıktan çıkmak için dönüm noktasındayız.İleri demokrasi getirilecek denilerek yaşatılanlar şu an benim getirmek istediğim rejimde katetmek zorunda olduğum yolda ayağıma dolaşan ,engel olan ,muhalif sesler sussun,susturulsun ,yok olsun noktasına gelmiştir.
Bizler kendini aydın kabul edenlerin tarihe karşı sorumluluğumuz vardır.Burada bulunmamız da bu sorumluluğun gereğidir.
Yaşadığımız süreçte OHAL gölgesinde Anayasa değişikliği yapılmak isteniyor.Miletvekilleri cezaevlerinde.Hayır demek evetçilere hakaret olarak görülmeye başlandı.Hayır demek isteyenler,seslerini duyurmak isteyenler konuşturulmuyor.Hayır demişseniz yada toplumu Anayasa değişikliğinin neler getireceğini sakıncalarını anlatmak istiyorsanız ya üzerinize su sıkılır konuşturulmazsınız.,yada cezaevlerine atılırsınız kaleminizi kullanmanız engellenir.Diliniz ,eliniz tutsak edilir.
Evet değerli konuklar;
Çetin bir mücadelenin içindeyiz.Sadece bizlerin,kendimizin hayır dememiz yetmeyecek,yakınımızda yöremizde kim varsa anlaşılır bir dille anlatmamız,Cumhuriyetimize sahip çıkmamız gerekiyor. Kim olursa olsun kontrolsüz gücün güç olmadığını önüne geçeni ezip geçeceğini,şimdi hayır demezsek ,her yapılana evet demek zorunda bırakılacağımızı anlatmak zorundayız.
Karanlıklara mahkum olmak istemiyorsak mum olup yanmamız gerekiyor.Ne demişti büyük şair Nazım Hikmet Ran " Sen yanmazsan ,ben yanmazsam nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa "
Ben inanıyorumki burdan "mum " olarak ayrılacağız.Zorluklarla karşılaşacağımız bu yolda hepimize başarı diliyorum.
Bu yolda emek veren çok değerli Yarsav ve Yargıçlar Sendikası Kurucu Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu ,Yargıçlar Sendikası Başkanı Mustafa Karadağ,istanbul Üniversitesinden KHK ile ihraç edilen Sendikacı,sendikalı muhalif Akademisyen Barkın Asal,KHK ile açığa alınıp bir hafta sonra tekrar mesleğine geri döndürülen,Sivasta gerici zihniyetin yaktığı büyük şairimiz Behcet Aysan'ın emaneti,
"Bana bir yol yap içinde akayım
Erkenden düşen yaza bakarak
Bacaklardaki ince çoraplarda solayım
Önünde eski bir beyaz ford
Bulanık camlarına devrim yazayım
1871 heyacanıyla kalkalım yataktan
Yüzünde beyaz dantelli kırlentlerde saydamlaşsın
Bir yılan olup pulumu toprakta bırakayım
Ölüm aramızda açık kapı pencere
Mezar taşımıza dün gece gene çok içtik yazalım
Öylece karanfilden kıyıya bakıp
Reçel gibi bir meyvede yeniden tatlanalım
Hadi çok sürmez aramızdaki bu paslı makas yarası
Her akşam şarabın acısına uzanıyorum içimdeki yetim çocuk yazgısı "
Dizelerinin sahibi ,şair ,yazar, Toplumsal Bellek Platformu üyesi Eren Aysan' dinleyeceğiz.