Birgün Gazetesi Haberi
MUSTAFA KARADAĞ - Yargıçlar Sendikası Başkanı
Sormazlar mı? Bunca tutuklama ve cezalandırma kararı taraflı mı verildi?
Bizi referanduma götüren Anayasa değişikliği metnini yazanları, yazdıklarını okumaya davet etmek belki de onlara yapılacak en büyük iyilik.
İkinci iyilik ise güçlü devletin otoriter devlet olmadığını onlara hatırlatmak.
Ve en büyük iyilik ise anayasaların bir toplum sözleşmesi olduğu, halkı terörist ilan ederek, ötekileştirerek barış iklimini tesis edemeyecekleri gerçeği ile yüzleşebilmelerini sağlamak. Neden “yüzleşebilmelerini” diyoruz, söylemlerinden yüzleşme ve demokratik kültüre göre davranma isteklerinin olmadığını her vesileyle ifade ediyorlar olmaları.
Bir hatırlatma da Server Tanilli’den, demokrasi bir ideolojidir ve kendisini koruyacak tedbirleri alır; yani, demokrasi bir tramvay değildir. Ve 16 Nisan belki de bu fikrin sınanacağı en son tarihtir. Ya da demokrasi için başlatılacak büyük mücadelenin başlangıç tarihi olacak.
Anayasa değişikliği hakkında neden bu kadar kötümser baktığımıza gelecek olursak hemen söylemek gerekir ki kuvvetler ayrılığı ilkesi tamamıyla ortadan kaldırılıyor, yasama işlevsiz bırakılıp, yargı yürütme organı tek adama teslim ediliyor.
Tehlike büyük
Anayasa’nın 9’uncu maddesinde mahkemelerin bağımsızlığının yanına “tarafsızlık” ibaresi eklenerek basit ve ucuz bir pazarlama taktiği uygulanıyor. Oysa bağımsızlık tarafsızlığı kapsadığı gibi tarafsızlık daha çok yargıca ait olan bir niteliktir. Diğer yandan tarafsızlık ilkesi Anayasa’da yok diye şu anki mevcut yargı taraflı mı? Bunca ihraçlar, tutuklamalar, cezalandırmalar taraflı mı yapıldı?
Asıl tehlikeli değişiklik ise HSYK’ye dair olanlardır. An itibariyle yaşadığımız iki HSYK seçiminde siyasi iktidarın seçimleri manipüle etmesinin ötesinde bizzat müdahale etmesinin önüne geçilememiş, 12 Eylül 1980’den bu yana memurlaştırılan yargıç ve savcılar gücün yanında durmakta bir abes görmemişlerdir. Bu bize yapılmak istenilenin vereceği zararı anlayabilmemiz için bir işarettir aslında. Aynı zamanda siyasi iktidarın 1980 12 Eylül’ünün bir eseri olduğunun da işaretidir. Bildiğimiz, öğrendiğimiz ise demokrasinin aynı zamanda bir bedel ödeme rejimi olduğudur. Yargıç ve savcılar da en çok bir seçimde daha siyasi iktidarın yanında yer alabilir, demokratik iklimin sağlanması durumunda bağımsızlık ve tarafsızlık meşrebince hareket edeceklerdir. Oysa getirilmek istenilen doğrudan veya dolaylı şekilde tüm üyelerinin tek adam durumundaki, her şeyin sahibi Cumhurbaşkanı tarafından seçildiği bir HSYK’nin uygulayacağı baskının yargıçların içindeki bağımsızlık ve tarafsızlık ilke kırıntılarını da yok edeceği muhakkaktır. İnanmak istemeyenlere 2010 ve 2014 HSYK’lerinin tasarruflarını hatırlatmak isterim. Bu vesileyle söylemek gerekir ki, hükümet-cemaat ortaklığından sadır tasarruflar ile mevcut çok ortaklı koalisyon HSYK’nin tasarrufları arasında hiç bir fark bulunmamaktadır. Yapılanlar, yapılmak istenilenlerin teminatıdır.
Yargıya baskı artacak
Şimdiye dek yaşamın her alanında gördüğümüz üzere siyasi iktidara rağmen bir işlemin gerçekleştirilmesinin olanaksızlığı karşısında 13 üyeli HSYK’nin 6 üyesinin doğrudan partili Cumhurbaşkanı, 7 üyesinin ise yine partili Cumhurbaşkanı tarafından belirlenen milletvekilleri tarafından seçilmesi bizi kesinlikle demokratik bir ortama taşımayacaktır, aksine tek adam iradesinin, otoritenin 13 üyesinde vücut bulduğu bir HSYK ile yüz yüze bırakacaktır. Bu sonuç ise yargıç ve savcıların doğrudan Cumhurbaşkanı ile karşı karşıya kalmasından, tek adamın yargıç ve savcıların üzerindeki, bağımsızlık ve o çok getirilmek istenilen “tarafsızlığı” ortadan kaldıran bir baskı aracı olmasından başka bir şey değildir.
Bunun üzerine bir de Cumhurbaşkanının kendisi hakkında soruşturma yapılmasına karar verme yetkisine sahip milletvekillerini belirleme ve TBMM’sini feshetme yetkisi ile kendisini yargılayacak Anayasa Mahkemesi üyelerini seçecek olması, hatta yargılama sırasında dahi o mahkemeye üye atama yetkisini eklediğimizde bizim söyleyebileceğimiz en iyi söz ya da tek söz türküde olduğu gibi “Ne iyi ettin gardaş öldün kurtuldun”dan başka bir şey olamaz.