ADANA BAROSUNDAN HSK'NIN JET HIZINDAKİ KARARNAMESİNE TEPKİ.
ADANA BAROSUNDAN HSK'NIN JET HIZINDAKİ KARARNAMESİNE TEPKİ.
BARO BAŞKANIMIZ AV.VELİ KÜÇÜK; "ATAMALAR, CEZALANDIRMA VE ÖRGÜTLENME HAKKINI ENGELLEME YÖNTEMİ OLAMAZ"
HSK jet hızında hazırladığı kararname ile Bylock mahkumiyeti kararını, yazışma içeriğinin de çözümü yapılarak değerlendirilmesi gerektiği, kullanımın tek başına mahkumiyet nedeni olamayacağı gerekçesiyle oy çokluğu ile bozan Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 3.Ceza Dairesi Başkanı Zafer Yarar'ı Kayseri hakimliğine, üye Mustafa Tosun'u da İstanbul Anadolu hakimliğine atadı.
Kararda muhalif kalan üye Bayram Korkmaz ise aynı daireye başkan olarak atandı. HSK ayrıca Ankara Aile Mahkemesi hakimi ve Yargıçlar Sendikası Başkanı Mustafa Karadağ'ı Şanlıurfa hakimi olarak atadı.
Adana Baro Başkanımız Av. Veli Küçük, konuya ilişkin yazılı açıklamada bulundu.
"Son iki yılda mesleğe alınan yargıç ve savcıların son mülakatta olduğu üzere çoğunluğunun yine siyasi iktidarın taşra teşkilatlarında doğrudan görev alan veya görev alanlarla akrabalık, yakınlık ilişkisinin bulunması siyasi iktidarın yargıyı ele geçirmeye ve biçimlendirmeye kararlı olduğunun, yargıda kadrolaştığının başka bir ifadesidir.
Siyasal iktidar geçmiş dönemde yaptığı hatalardan ders almamış görünmektedir. Daha evvel de siyasi iktidarın 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra yargının yanlı ve taraflı, kendi anlayış ve bakış açısına uygun isimlerden oluşmasına özel bir çaba sarf ettiğini ifade etmiş bulunmaktayız.
Siyasi iktidar kendinden olmayan, kendi gibi düşünmeyen tüm farklı sesleri ve muhalif kimlik, aydın, basın, yazar, medya mensuplarını birer birer sindirmektedir.
15 Temmuz süreci fırsat bilinerek avukatlıktan hakimliğe geçişlerde gerek hakimlik stajına kabulde gerek hakimlik stajı sonrası mesleğe kabulde keyfi tavırlar ile iktidarın bakış açısından farklı düşüncelere sahip kişiler liyakat esası gözetilmeksizin mesleğe kabulleri yapılmayarak tasfiye edildiler.
Adana Barosu mensubu 4 meslektaşımız bu hukuksuz ve keyfi bakış açısı ile nedensizce mesleğe kabulleri yapılmayarak cezalandırıldılar.
Son çıkartılan Kanun Hükmünde Kararnameler ile Hakimlik Savcılık sınavında 70 puan olan sınav başarı sınırının 54 puan seviyelerine kadar düşürülmesi siyasi iktidarın yargıda kadrolaşma niyetini net olarak ortaya koymuştur.
Siyasi iktidarın beklentisine uygun kararlar vermeyen hakimlerin tenzili rütbeyle alt mahkemelere, ilgisiz ve ücra yerlere tayin edilmeleri diğer yargı mensuplarına gözdağı niteliğinde cezalandırma ve sürgün uygulamalarına dönüşmüştür.
Ayrıca Yargıçlar Sendikası Başkanın yazdığı bir yazı ve düşünceleri nedeni ile ertesi gün tayin edilmesi örgütlenme hakkına yapılmış saldırı ve tahammülsüzlüktür.
Atamalar, yer ve görev değişiklikleri cezalandırma ve örgütlenme hakkını engelleme yöntemi olamaz.
Tüm bu uygulamalar siyasi iktidarın parti devleti bakışıyla yargıyı tamamen yandaş, etki altında ellere teslim etme ve baskı altına alma çabalarıdır.
Türkiye'de artık şeffaf ve denetlenebilir hukuk devletinden, hukukun üstünlüğünden, liyakat esasına dayalı kamusal görevlendirmelerden, yargının bağımsızlığından söz edebilmek mümkün değildir. Buradan siyasi iktidarı, Cumhurbaşkanını, yetki ve sorumluluk makamında olanları güzel ülkemizi normalleştirmeye, liyakati, katılımcı demokrasiyi ve evrensel kurallara dayalı hukuk devletini hakim kılmaya davet ediyorum. Kamuoyuna saygıyla sunarım"