Öldürülen Barışa Bağlanan Umuttur...
MUSTAFA KARADAĞ - Yargıçlar Sendikası Başkanı
Bir barış elçisi Tahir Elçi öldürüldü. En son “PKK bir terör örgütü değildir” dediği için terör örgütü propagandası yaptığı suçlamasıyla hakkında yakalama kararı çıkarıldığında, İstanbul’a götürülmeden önce Diyarbakır’da iken telefonda konuşmuştuk. Kendisi hakkında İstanbul’da bir mahkemenin yakala kararı çıkardığını duyduğunu, kendisine bir tebligatın gelmediğini ama, haberin doğru olma ihtimaline binaen Baro’da odasında beklediğini söylemişti. Bu konuşmadan bir süre sonra Bakırköy 2. Sulh Ceza Yargıçlığının 19.10.2015 tarihli yakalama kararı uyarınca Avukat Tahir Elçi geceleyin Diyarbakır Barosu’ndaki odasından kaçma şüphesi nedeniyle gözaltına alınarak polisler tarafından İstanbul’a götürüldü. Savcılık yaptığı sorgulamanın sonucunda kuvvetli suç şüphesi olduğunu iddia ederek Bakırköy Sulh Ceza Yargıçlığına sevketti ve 1.sulh Ceza Yargıçlığı 20.10.2015 tarih 548 sayılı kararıyla “her ne kadar kuvvetli suç şüphesi mevcut ise de bunun tutuklama kararı verilebilmesi için yeterli olmaması” gerekçesine dayalı olarak tutuklama talebinin reddine karar verdi.
Evet “he ne kadar” makul şüpheye dayalı tutuklama, kuvvetli suç çüphesiye tutuklamadan daha kötü ise de Tahir Elçi’ye törör örgütü propagandası yaptığına dair kuvvetli bir şüphe hali atfedilmişti. Tahir Elçi’nin şiddet önerdiğine, çözüm için terörü destekledine hiç tanık olmadık. Bakırköy 1. Sulh Ceza Mahkemesindeki sorgusunda “Kürt sorunu özgürce çözülmelidir. Kader bizleri birlikte yaşamaya mahkum etmiştir” diyordu.
Öldürülmeden, barış umutları katledilmeden hemen önce de “Tarihi bölgede bir çok medeniyete beşiklik etmiş, ev sahipliği yapmış kadim bölgede, insanlığın bu ortak mekanında silah, çatışma, operasyon istemiyoruz. Savaşlar, çatışmalar, operasyonlar bu alandan uzak olsun” demişti. Bu coğrafyada birileri barışa, umuda hep düşman… Şairin dediği gibi “onlar ümidin, akar suyun,meyve çağında ağacın, serpilip gelişen hayatın düşmanı!”
Tahir Elçi, barış istediği için, silahsız ve çatışmasız bir çözüm istediği için barışın düşmanları tarafından katledildi. Tıpkı, Hrant Dink’in Ermeni-Türk meselesinde, çözümün Ermeni’lerin travmalarından, Türk’lerin paranoyalarından kurtulmasını, Ermeni diasporasına Türk’ten kurtuluş yolu olarak Türk’lerle değil Ermenistan ile uğraşmasını önermesi, Türk’lüğü Ermeni kimliğinin hem zehri hem panzehri olarak tespit etmesi ve neticede, diasporanın her ermeni çocuğa aşılanan Türk düşmanlığının ortadan kaldırılması zorunluluğuna işaret etmesi üzerine yine barış düşmanlarınca öldürülmesi gibi…
Bu coğrafya her zaman olduğundan daha çok hoşa gitmeyen söz söyleyenlerin, otoriterleşmeyi, tek tipleştirmeyi eleştirenlerin, savaşa karşı çıkanların tutsak alındığı, tutulamayanların öldürüldüğü, bütün sözlerin ölümler ve silahlar, çatışmalar üzerinden söylendiği bir zemin haline geldi.
Tahir Elçinin öldürülmesi olayında çıkan çatışma sonucunda bir polis memuru da öldürüldü, üçü yaralandı. Onlar da barışı hedef alan kurşunlarla öldürüldü, yaralandı. Şimdi bize ölümleri yarıştırmamızı istiyorlar. Asıl terör örgütü propagandasını yapanlar, halkı birbirine kışkırtanlar ve ölüler üstünden siyaset yapanlardır. Ölüler eşittir, hiçbir ölüm diğerinden daha iyi ya da kötü, güzel ya da çirkin, kutsal ya da uğursuz değildir.
Barış ölümleri kutsayanların aramızdan çıktığı, çıkarıldığı zaman gelecektir.
Öldürülen Tahir Elçi değildir, barışa bağlanan umuttur.
Tahir elçi değil barış elçisi öldürülmüştür.
Savaştan medet umanlar tarafından öldürülmüştür.
http://www.birgun.net/haber-detay/oldurulen-barisa-baglanan-umuttur-96424.html