Anayasa ve Anayasa Mahkemesi Kararlarının Etkisi
1- Anayasamızın değiştirilemez hükümler içeren ikinci maddesi Türkiye Cumhuriyeti'nin bir hukuk devleti olduğunu belirtmektedir.
2- Anayasa Mahkemesi'ne göre hukuk devleti “yönetilenlere en güçlü, en etkin ve en kapsamlı biçimde hukuksal güvencenin sağlanması, tüm devlet organlarının eylem ve işlemlerinin hukuka uygun olması” dır.
3- Hukuk devleti ayrıca, koyduğu kurallara yönetilenler gibi yönetimin de uyduğu devlettir.
Anayasamızın ''mahkemelerin bağımsızlığı '' başlıklı 138. maddesine göre ''– Hakimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler.
4- Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz. Görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz. Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.''
5- Anayasanın 148/1 maddesi, Anayasa Mahkemesi'ni ''bireysel başvuruları sonuçlandırmak'' la görevli ve yetkili saymıştır.
6- Anayasa'ya 2010 referandumu ile eklenen 148/3. maddesine göre '' Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir.''
7- Anayasanın 90/son maddesine göre '' Usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır.''
8- Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Türkiye'nin taraf olduğu bir sözleşmedir. Sözleşmenin ''özgürlük ve güvenlik hakkı'' başlıklı 5. maddesine göre '' Herkes özgürlük ve güvenlik hakkına sahiptir.''
Kişinin, yetkili bir mahkeme tarafından verilmiş mahkumiyet kararı sonrasında yasaya uygun olarak tutulması;
Kişinin, bir mahkeme tarafından yasaya uygun olarak verilen bir karara uymaması sebebiyle veya yasanın öngördüğü bir yükümlülüğün uygulanmasını sağlamak amacıyla yasaya uygun olarak yakalanması veya tutulması halleri dışında, yasanın öngördüğü usule uygun olmadan hiç kimse özgürlüğünden yoksun bırakılamaz.
11- Anayasanın 19. maddesi de ''Herkes, kişi hürriyeti ve güvenliğine sahiptir... Suçluluğu hakkında kuvvetli belirti bulunan kişiler, ancak kaçmalarını, delillerin yok edilmesini veya değiştirilmesini önlemek maksadıyla veya bunlar gibi tutuklamayı zorunlu kılan ve kanunda gösterilen diğer hallerde hakim kararıyla tutuklanabilir'' hükmünü içermektedir.
12- 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 100. maddesine göre ''Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir. İşin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama kararı verilemez''
13- Bireyler, yasaların aradığı şartlar bulunmadığı halde tutuklandıkları ve özgürlük haklarının engellendiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilirler.
14- Mahkeme, kabul edilebilir bulduğu başvuruyu, Anayasa'da gösterilen usullerle ve İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi'nin 50 yılı aşkın süredir geliştirdiği yöntemlerle inceleyerek karara bağlar.
15- Türk hukuk sisteminde tutuklama kararlarının incelemesinde, CMK 100. maddenin şartlarının bulunup bulunmadığı, dolayısıyla delillerin kuvvetli suç şüphesini yansıtıp yansıtmadığı, tutuklamanın; orantılı bir tedbir olup olmadığı, demokratik bir toplumda gerekliliği, meşruluğu incelenerek, başvurunun kabulü ya da reddine dair karar verilir.
16- Anayasanın 153. maddesine göre, Anayasa Mahkemesi kararları kesindir. Kararların gerekçe yazılmadan açıklanması durumu yalnızca iptal kararlarına ilişkindir.
17- Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar.
18- Diğer mahkemelerin Anayasa Mahkemesi kararlarına direnme yetkileri yoktur.
19- Türk Ceza Kanunu'nun 257. maddesine göre '' görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.'' Yargıçlar yasaların ve Anayasanın üzerinde bireyler değillerdir. Keyfilik yasağı yargıçlar için de geçerli evrensel bir ilkedir.
Yargıçlar Sendikası hukuk devleti ilkesinin bir gereği olarak makamı ve görevi ne olursa olsun herkesi, Anayasa Mahkemesi kararlarına ve kesinleşmiş yargı kararlarına uymaya davet etmeyi bir görev saymaktadır. Kamuoyuna saygıyla sunulur.